DTP Meclis’e girer mi, giremez mi? Esasında bu soruyu “PKK Meclis’e girer mi, giremez mi?” şeklinde sormak hiç de yanlış olmaz.
Bu soruyu soruyor olmak, PKK’nın bugün ne derece siyasallaştığını göstermektedir. Evet, PKK Meclis’e girer mi, giremez mi; hiç tereddütsüz bu soruya verilecek cevap, herhangi bir müdahale olmazsa, siyasi süreç aynı şekilde devam ederse PKK Meclis’e girer. Hem de bir-iki kişiyle değil, onlarca vekille Meclis’te temsil edilir.
Seçimler sonucunda PKK’nın Meclis’te grubu olabilir. Geçen sayımızda da değinmiştik. PKK’nın siyasal partisi DTP, seçim barajı engelini 41 ilde 65 bağımsız aday göstererek aşmaya ve Meclis’e girmeye çalışıyor. 2002 genel seçim verilerini göz önüne aldığımızda, DTP asgari 30 milletvekiliyle Meclis’te temsil hakkına sahip olacak. Tüm seçim stratejisini bunun üzerine kuran DTP, patinin önde gelenlerini en garanti yerlerden aday gösterdi.
DTP hangi illerden kaç milletvekili çıkartabilir?
DTP’nin 2002 seçim sonuçlarına göre adayların seçilme garantilerinin olduğu illerin yanı sıra, aynı seçim sonuçlarına göre adayların seçilme şansı olmayan illerden de aday gösterilmesi, üzerinde durulması gereken önemli bir nokta. Özellikle Muğla, Denizli, Aydın, Tekirdağ, Eskişehir gibi normalde Kürtlerin yaşamadığı illerden, DTP’nin bağımsız aday göstermesi akıllara ister istemez, bu bölgelere doğru bir Kürt göçünün olup olmadığı sorusunu getiriyor.
DTP’nin bu adayları, TÜRKSOLU’nun kaç yıl önceden yaptığı “Kürt istilası” tespitinin adeta doğruluğunu kanıtlıyor. Bunun için 2002 seçim verilerine göre milletvekili çıkaramaz gibi gözüken bu bölgelerden, bu seçimlerde DTP’nin milletvekili sokabileceği ihtimali de göz önünde bulundurulmalı.
2002 seçim oranlarına göre DTP hangi illerden kaç milletvekili sokuyor acaba? Bunu ortaya koymak ve önlem almak önemli. 2002 seçim sonuçlarına göre şöyle bir tablo ortaya çıkıyor:
İstanbul 2, Diyarbakır 5, Şanlıurfa 2, Şırnak 2, Tunceli 1, Siirt 1, Hakkari 3, Mardin 2, Erzurum 1, Adana 1, Ağrı 2, Gaziantep 1, Bitlis 1, Batman 2, Mersin 1, Muş 1, Van 3, Kars 1, Iğdır 1 milletvekili. Elbette bu saydığımız iller, 2002 seçim sonuçlarına göre garanti iller. Bu seçimlerde bu sonuçların DTP aleyhine değişmesi gibi bir seçenek, çok gerçekçi gözükmüyor. Zaten PKK’nın bu illere yönelik Kürt nüfusunu artırma politikası 2002 seçimlerden günümüze kadar bilinçli bir şekilde uygulandı. Onun için DTP’nin Meclis’e 30 milletvekiliyle girmesi garanti; hatta bu sayının artacağı da çok yüksek bir ihtimal.
20 milletvekiliyle Meclis’te grup kurulabildiği için; PKK, Meclis’te seçimler sonrasında gurup kurmaya hazırlanıyor. Peki grup kurmak ne anlama geliyor? Meclis’te grubu bulunan partiler, kurulacak komisyonlarda temsil hakkı kazanıyorlar. Yeni komisyonlar kurulması için öneri yapabiliyorlar. Grubu bulunan parti milletvekillerinin ayrı makam odaları, sekreterleri, makam araçları oluyor. Yani PKK, karargâhını Meclis’e taşımanın hesabını yapıyor. Benzer şekilde grubu bulunan partiler devletin basın yayın oranlarından daha fazla propaganda yapma imkânına sahip oluyorlar. Yani TRT’nin Roj Tv gibi bir televizyona dönüşmesi işten bile değil. PKK’lı militanların, makam şoförü, milletvekili sekreteri olarak Meclis içinde cirit atması hayal değil. DTP Meclis’e girerse hepsinin birer birer gerçek olacağından emin olabiliriz.
Kimler milletvekili olacak?
Meclis’e girecek olan isimlerin de, bölücü hareketin önde gelen isimleri ve Öcalan ile doğrudan bağlantılı isimler olması, durumu daha da vahim kılmaktadır.
İstanbul’dan seçilecek olan Doğan Erbaş, Öcalan’ın avukatı. Diyarbakır adaylarından Aysel Tuğluk, DTP’nin başına Öcalan tarafından önerilen bir isim.
Yine Diyarbakır adaylarından Akın Birdal, hayatını Kürt bölücülüğüne adamış, İHD başkanlığı döneminde bölücülüğü destekleyen emperyalistlerin büyükelçilik görevini üstlenmiştir.
DTP’nin başkanlarından Ahmet Türk, “DTP uzaylıların partisi değil, PKK da uzaylıların örgütü değil. PKK ile DTP’nin tabanı ortak. En fazla oy aldığımız taban belli. Bana oy veren insanın çocuğu dağda.” diyerek, PKK ile aralarındaki bağı gizleme gereği duymayan biri. Her gün askerlerimizi şehit eden dağdakilerin sözcülüğünü yapacağını, Meclis’te onların temsilcisi olacağını yukarıdaki sözleriyle açıkça ifade ediyor. PKK’lı militanların eylemlerden sonra Meclis lojmanlarında saklanacağı, hatta o eylemlerin planlarını bu lojmanlardan yapacakları günler bizi bekliyor.
Konya bağımsız adayı Ayhan Bilgen, Mazlum-Der eski genel başkanı. Hem şeriatçı hem bölücü.
Mersin adayı Orhan Miroğlu, bölücü hareketin önemli isimlerinden. Yine benzer şekilde, nerdeyse hükümet tarafından ulusal kahraman ilan edilen Şemdinli provokasyonun tertipleyicisi Seferi Yılmaz ceza almasına rağmen Meclis’e girecek isimlerden.
Bu isimlerin yanı sıra adaylar arasında Sabahat Tuncel, Murat Öztürk gibi hâlâ hapiste olan kişilerin olmasıyla da başka bir mesaj veriliyor.
Bu isimler, Filistin direnişinin liderlerine benzetilmeye çalışılıyor. Bu isimlerin seçilmesi halinde -ki bu isimler seçilebilecek yerlerden adaylar- verilecek mesaj açık, İsrail nasıl Filistin direnişinin liderlerini tutsak ediyorsa, Türkiye de tıpkı İsrail gibi “Kürt direnişinin” liderlerini tutsak ediyor. İster istemez şimdiki Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ın daha önceden söylediği “Türkiye’yi Filistinleştirmeye çalışıyorlar.” sözünü hatırlıyoruz.
Bu isimlerin milletvekili seçilmesi durumunda, PKK’nın yapacağı propagandayı ve artacak olan dış baskıyı tahmin etmek zor değil. “Hele bir Meclis’e girsinler, ondan sonra mücadele ederiz.” anlayışından hemen kurtulmak gerekiyor. K. Irak bize çok şey anlatıyor. Sözde PKK’ya karşı kendi ellerimizle beslediğimiz Barzani ve Talabani, şimdi açıktan PKK’yı destekliyor. PKK’nın eylemlerinin artmaya başladığı ilk dönemlerde “Biraz bekleyelim, destek olanları uyaralım.” anlayışının bizleri hangi noktaya getirdiğini görmek gerekiyor artık. Beklememek, bazı şeylerin yaşamadan (yaşadıklarımızdan ders çıkartıp) önlemini almak gerekiyor.
Meclis’teki Kürt istilası ve “Kürt’ün Kürt’ten başka dostu yoktur”
TÜRKSOLU’nun Kürt istilasını anlattığı harita hâlâ tartışılıyor; ama kimse bunun gerçekliğini inkâr edemiyor. Türkiye’yi istila eden Kürtlerin gözü şimdi Meclis’te. Meclis’teki Türk varlığını toptan ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Baskın Oran örneği, bu istila hareketini görmek için yeterli aslında. Baskın Oran gibi, kanıyla canıyla Kürtlerin yanında, Türk devletinin karşısında olan biri bile Kürtler içersinde rahatsızlık yaratabiliyor. Şöyle ki, Baskın Oran’ın Kürt olmayışından DTP tabanı rahatsız olduğu için, DTP Baskın Oran’ı desteklemekten vazgeçiyor ve yerine saf Kürt birini aday gösteriyor.
Hep “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.” lafını eleştirirler ya, Kürtler de aynı şeyi söylüyorlar. “Kürt’ün Kürt’ten başka dostu yoktur.” diye. Kendilerinden olmayana güvenmiyorlar. İşbirlikçilerin, kendilerini kendilerinden daha fazla savunması bir anlam ifade etmiyor. Her yerde kendilerinden birinin olmasını istiyorlar. Kendilerini kullandıranlar da sadece rezil oluyorlar, yaptıkları ihanetleriyle kalıyorlar.
Kürtler şimdi Meclis’i ele geçirmeye çalışıyorlar; ama kendi partileriyle. Emin olun, resmi olarak Meclis’e girdiklerinde diğer partilere dağılmış Kürt milletvekilleri mutlaka bir araya gelecekler.
“DTP’liler Meclis’e girmeli, izlenmeli, ihtiyaç duyulursa gerekli önlemler alınmalı.” gibi bir anlayış hemen terk edilmeli. Onlar Meclis’e girdikten sonra iş işten geçmiş olacak zaten.
PKK’nın Meclis’e girmesi nasıl engellenir?
Peki DTP’nin Meclis’e girmesi nasıl engellenir?
DTP’nin en çok oyu alacağı iller, doğu ve güneydoğu illeri, yani daha önceden OHAL uygulanan illerdir. Bu iller aynı zamanda artan PKK saldırıları karşısında sesiz kalan hatta bu saldırılara sevinen illerdir. Bu illerin dışında kalan illerden aday olanların sayısı sadece 4’tür.
O halde bu illerde OHAL ilan edip DTP’li adayların Meclis’e girmesini engellemek birinci yoldur.
PKK’nın saldırıların arttığı şu günler böyle bir durum için oldukça müsaittir. Demokrasi dediğimiz şey, şehit olan askerimizden daha önemli değildir.
Veya Kuzey Irak’a müdahale edip bu bölgede seçimleri tümden ertelemek de çözüm yollarından biridir.
Nitekim Türk Milleti buna hazırdır. Yapılacak bir seferberlik çağrısına tüm millet katılacaktır.
Ordusuna sonuna kadar destek olacaktır.
27 Haziran 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder